21 Mart 2008 Cuma
Naylon Sıfatlar
onlara duygusal sıfatları biz veriyoruz aslında.
insanlar dünyaya gelir,o kadar çok insan vardır ki bunlar karşılaşırlar elbet bu düzlemde.
sonra topluluk olarak yaşamaya başlarlar.
kimisine arkadaş deriz,kimisine sevgili..onlara anlamlar katarız.halbuki sadece birlikte yaşadığımız için onlara bu sıfatları vermişizdir.aslında tek düşündüğümüz yine kendimizizdir.
hangisi bana ne yarar sağlayacak düşünür,ona göre onu isimlendiririz.
bu yüzden de karşımızdakinin bize sağladığı yarar hiçbir zaman yetmez bize.daha iyisini bulduğumuzda anında onada bir etiket yapıştırveririz.bizim olur o.ve yine sürekli bu tekrarlanır,yeni arkadaşlar,yeni dostlar,yeni sevgililer,yeni iş arkadaşları,ilkokul,lise,üniversite arkadaşları,dikkat ederseniz dönem dönem hep değişir bunlar.
Dün aşık olduğum insandan bugün nefret ediyorsam,bir zamanlar en yakın arkadaşımı bugün aramıyorsam, hepimiz naylonuz,hepimiz geçici sıfatlara sahibiz demektir.
Ben senin neyin oluyorum şimdi?
Cevap vereyim -HİÇBİRŞEYİN-
Yine ben kalmışım...
Etrafıma baktıkça sıkılıyorum kalabalıklardan, arkadaşlardan,kankalardan, naylon dostlardan, anneden, babadan..herşeyden.
Hep yanımdalar, hep gülümsüyorlar. Hep "boşver" diyorlar.Şablon nasihatler! Hep kalabalıklardayım, hep yanımda birileri var.
Bunların hepsi koca bi yalan!Hayatın bana taktığı kocaman pembe gözlüklerin gösterdikleri bunlar.
Tek şey var bana gerçekleri bir tokat gibi yüzüme çarpan;yağmur!Dün gece çitlenbik ağacına yaslanmış,bulutlarla birlikte ağlarken,
o damlaların huzurlu sesini dinlerken,soğuktan titrerken beni sadece gözyaşlarım ısıtmışken,nasıl yalnız olmadığımı düşünebilirdim.
Acıydı,çok acıydı,tek başımaydım.Savunmasız,geçirken kalkanım elimde,artık o bile yormuş elimi,indirmişim,sanki pes etmişim.
Pes etmek nedir ki?Yanlızlığı kabullenmek mi?Mücadeleden vazgeçmek mi?Vazgeçmek diye birşey yok.bu hayatın her türlü acısını geberene kadar
çekeceğim bu çok açık.güçlüyü oynayacağım yine güçsüz bedenimle,yine aynı replikleri ezberleyeceğim ben.böyle olmam isteniyor çünkü.karşı koyamıyorum
onlara artık.gözyaşlarımın frenleri patlamış artık,her kelime,her hece buruk ruhumu titretiyor,akıyor gözyaşlarım benden bir habersiz.acı bir sıcaklık doluyor içime.
üşümüyorum artık.iyi ki varsınız gözyaşlarım.
iyi ki varsın yağmur.
20 Mart 2008 Perşembe
iki satır...

Ruhum düştü yerlere
Sanki yerçekimsiz bu düzlemde
Aklım uçtu göklere
Kırık kanatlarıyla,sessizce
Aldandım umutlarıma yine
Gülümsedim aynaya bakıp
Karşısına geçmeden
Yutkundum attım içime,küçücük hevesimi
Onsuzda yaşayabilir miyim deneyeyim dedim
Ben zaten hep aldandım
Hep kandırıldım
Hep yanıldım
Bu hatalı bilmecelerde
Hep onu ben sandım
Ben ben değilken
İnandım
Yapamadım ben,çıkamadım işin içinden.
Batıyor muyum derine yada
Yükselip evrene kayboluyor muyum
Var mıyım yok muyum
Bilemiyorum,çıkamadım işin içinden.
hayatımın vazgeçilmezleri;pisiler=)
Doğduğumdan beri onlarlayım.Kedisiz bir ev oksijensiz bir hayata benziyor bana göre=)küçüklüğümden beri kaç kediyi hayata döndürdüm,,hayata döndüremediklerim için ne kadar hıçkırıklarla ağladım,kaç sahipsiz kediyi büyüttüm,kaç sülale yetiştirdim hatırlamıyorum.Bu yukarıda görmüş olduğunuz sevimli pisicik yaklaşık bir haftalık=)kendi gibi sevimli üç kardeşi daha var.onların dışında anneleri canpare,pumu,tekko,kesto isimli 4 kedim daha var=)mesela kestoyu yanıma almadan uyuyamam=)onun o hırıltısı,sıcacık nefesi huzur veriyor sanki bana=)pumu deseniz benim oğlumdur kendisi,parlak,kısa gri tüyleri,yeşil sert bakışlı gözleri,birde kulak tırmalayan bir sesi var kendisinin,sert mizaçlı,sevilmekten hoşlanmayan bi kedidir=)),teko çok yaşlıdır mesela,yaklaşık 8 senedir bizimle,beraber büyüdük nerdeyse=)çirkin ama libidosu hala yüksek bir kedidir,evin büyüğü gibi gelip eve gözatıp dolaşır,bir köşeye kurulur.kestoya gelelim şimdide kendisi tekirdir,yemyeşil ürkek bakışları vardır,çok insancıldır,hatta onun önceki yaşamında insan olduğunu düşünüyorum=)kollarını açar ve boynuna sarılır,sevilmeyi ve benle uyumayı çok sever.gelelim canpareye;oda tekir ve beyaz renklerde,kocaman yeşil hareli,ürkek gözleri vardır.ikinci seferdir anne oluyor ve az sayıda doğurur.yavruları da maşallah çok tatlı oluyor hep=)kendisinin tüyleri tavşan gibi yumuşacıktır.kendini pek sevdirmez ürktüğü için,annem onun psikolojik sorunları olduğunu söyler hep=)
neyse bu kadar betimleme yeter.bazen insanlardan çok daha fazla güç veriyorlar bana.onlara bu kadar değer vermemin nedeni budur belki.
onlarla ilgili gelişmeleri yazacağım buraya...
seviyorum sizii pisicikleriimmm benim=)
19 Mart 2008 Çarşamba
sadece iyi hissetmek istiyorum....

Ruhsal bir spazm geçiriyorum adeta.Ruhumun bir haritası çizilebilseydi eğer,hiç yolu olmayan,hiç yeşilliği bulunmayan,kayalıklarla dolu,çorak bir kara parçası çıkardı ortaya heralde...Nedenini bilmediğim fırtınalar yaratıyorum içimde,içinde çıkılamaz odalara atıyorum bedenimi,ruhumu.sonra kitliyorum çıkış kapılarını,atıyorum anahtarı sonsuz boşluğa,ilkbaşlarda huzur doluyor,benliğimde birikiyor,daha sonraları bir yalnızlık sarıyor etrafımı.pişmanlıklar kesiyor nefesimi,bir çatlak arıyorum duvarlarımda...birazcık ışık istiyorum...birazcık umut.bu odanın dışarsında keşke beni anlayabilecek birşeyler olsaydı diyorum,bu odaya atmak zorunda kalmasaydım,insanlardan bu kadar tiksinmeseydim.Sevmekten,güvenmekten,yalnız kalmaktan,aşık olmaktan,adımlar atmaktan bu kadar çekinmeseydim diyorum.
Kalbim camdan,yaralarım camdan,kendime taktığım prangalarım kadife benim.
...ama
ÇÖZEMİYORUM.
18 Mart 2008 Salı

Aşka İhtiyacım Yok Benim...
16 Mart 2008 Pazar
13 Mart 2008 Perşembe
bugünkü artılarım ve eksilerim vol1

bugünden başlayayım;
yalnışım;bi süredir boşverdim birçok şeyi, okulu, dersleri, ödevleri,müziği.bugünde devam ettim boşvermeye ta ki içimdeki umut çiçeğini açtırana kadar(fena romantizm yaptım sanırım:P)
doğrum;daha iyimser olmam gerektiğine karar verdim,beni yıldırmaya,bezdirmeye çalışan şeylere inat önüme bakmaya karar verdim.
NABRUK yeni yüzüyle...
12 Mart 2008 Çarşamba
terkediş ve güçsüz bir ruh

Maskeli Balo

Fail-i Meçhul
11 Mart 2008 Salı
kanatsız uçmak ve paraşütsüz düşmek...

Sıcacık ve yumuşacık esen rüzgar ruhunu okşarken, birden yön değiştirip ruhunda hasarlar yaratacak kadar sert eser ve oluşan hayal kırıklığını fırtınanın verdiği hasardan daha ağırdır belki de. canın acır,kaparsın gözlerini ve dayanmaya çalışırsın,sığınmaya çalışırsın birkaç umudun arkasına,ama çabalarının boşa olduğunun farkına varırsın.bazı gerçekler vardır istediğin kadar görmezden gelsen de gözüne batıp duran,akması gereken gözyaşları vardır,ne kadar kassan da,kahkahalarının ardına saklanmaya çalışsan da en ufak bir kırılmada akar usulca ve kavuşur özgürlüğüne.yaşanması gereken acılar vardır, uğraşıp kurduğun siperleri umursamadan gelir bulur seni ve oturur tüm ağırlık ve acısıyla ruhuna. Bazı şeylerden kaçılamaz.ümitler sadece birer pembe gözlüklerdir,reelden uzak,acı gerçekler yüzüne vurduğunda çok daha hırpalanmanı sağlayan. Karamsar değil ama gerçekçi olmak lazım bazen.”bile bile ladesçilik” delikanlısı olmamak lazım.
bastığımız yerde mayın olup olmadığından emin olamayız belki ama paldır küldür de yürümemek lazım bu belirsiz düzlemde.hiçbirşeyin,mutluluğun,güvenmenin yüzde yüz garanti olmadığı bu hayattaki tek tedbirimiz yaşadıklarımızdan aldığımız dersler olmalı.baktığımız aynanın gösterdiği yansıma gerçekten biz miyiz? Yoksa görmek istediklerimiz mi? Hep görmek istediğimiz, duymak istediğimiz şeyleri hayal edersek gerçekleri kavramada ne derece ustaca davranabiliriz ki?ne bulutların üstünde olmalı nede koca at gözlüklerinde dolaşmalıyız.emin adımlarla,korkmadan ama gözlerimiz açık göğüs germeliyiz hayata..kırılmamak için.
3 Mart 2008 Pazartesi
bi an...
yıldızlar karardı bi anda...
Yalnızlık Senfonisi...
Ellerim buz gibi oldu yine,gözlerim aynı noktaya dalmış,kapatamıyorum onları,o kadar dalmışım ki düşüncelere,gözlerimden yaşlar akıyor artık,sıcaklığı buz gibi yüzümü ısıtamıyor bile.Biraz göz gezdiriyorum eski hayallerime,ne kadar da umut doluymuş diyorum.Acı çekmenin tarifini veremem belki ama tadını bildiğime eminim.Çaresizliğin prangaları bileklerimle paslanmış artık,gittikçe sıkmaya başlıyorlar.Dayanılmaz bi acı…
Bi kısır döngüde bile bile dönüyorum.Başım dönüyor,midem bulanıyor.Haykırmak istiyorum..ama sadece fısıltı çıkıyor yüreğimden…Bir pranga da boğazımda sanki,sesimi kesen.Bakıyorum aynaya,gülümsüyorum gayet sahte.Sadece sen anlayabilirsin diyorum beni.Oda gülüyor dalga geçer gibi,haykırma uğraşımla dalga geçiyor ve diyor; “insan hep yalnızdır,yalnızlık ömür boyu.” İnkar edecek takatim olmuyor zaten, çoktan sarmışken yalnızlık ruhumu.Midem bulanıyor artık,ısıtılıp önüme konan hayal kırıklıklarından.Akmıyor artık gözyaşlarım yüzümden…doğruca kalbime akıyor.Anlatamıyorum,çözemiyorum bütün formülleri kullanmama rağmen..yok yok olmıcak sanırım “yalnızlık ömür boyu.”