29 Temmuz 2010 Perşembe

İçimdekiler....

İçimde hâlâ saçmasapan olduğunu düşündüğüm umutlar…

Kalbim inciniyor ve ben devam ettikçe incinmeye devam edeceğini de biliyorum.

Ama nasıl bir deliliktir zevk alıyorum bundan
Ama artık bitsin bu belirsizlik, kesinleşsin de istiyorum

Kimi dostlar “görmüyor musun her şey ortada?!” deyip kızıyor bana, mücadele etmemem gerektiğini belirten nasihatler veriyorlar.

Kimisiyse “vaz mı geçeceksin şimdi? O kadar inat ettin, çabaladın, savaştın kendinle, şimdi cayacak mısın?” diye çıkışıyor.

İçimden “keşke bu derece savaş vermem gerekecek kadar zor olmasaydı, ben ister miydim, ben mi seçtim bu kadar sancılı bir hikayeyi?” demiyor muyum sanıyorlar bilmiyorum ki.

Zor ve büyük ihtimalle imkansız bir hikaye geldi ve “beni oku” dedi.

Olumlu düşünmek isterken, daha fazla acı çekmemek için “hep” kötü ihtimaller düşünerek, insanları ve kendimi buna alıştırarak yaşamak aslında ne kadar acıdır bir fikri var mı kimsenin?
Ne kadar acı çektiğimin…

Her sessizlikte, her boşlukta mideme giren o sancıdan…

Kalbime saplanmış olan o tarifi imkansız endişeyle ve korkuyla karışık heyecandan….

Haberi var mı kimsenin?
En detayıyla anlatsam da kimsenin anlayamayacağı, benim artık insanları sıkacağımı düşündüğümden sessizliğe boğulmalarım….bunu hızlandırmak için kendini ortaya atan gözyaşlarım….

Ya onlardan haberiniz var mı?

Kahkahalarımın arkasında ağlayan başka bir benden…

Peki ondan haberiniz var mı?

…..

Sanırım artık var.

Hiç yorum yok: