25 Eylül 2010 Cumartesi

Tanrı Bana Göz Kırptı

Yukarıdaki boktan ps çalışması bana aittir, umarım tanrıyı yakışıklı hayal etmek günah değildir:p

Tanrı bana göz kırpı ve bana bir şans daha verdi. Yaptığım vurdum duymazlıklar, tembellikler, gerizekalılıklara rağmen hepsinden pişman olduğumu, gerçekten bir şeyler yapmak istediğimi gördü. İşte bu yüzden tanrıya inanıyorum.
Fiziken güçsüzüm ama kalben alabildiğine hırslı ve istekliyim. Kendimin farkındayım. Hayatımda sosyal olsun başka konular olsun bir çok şeyi yarım bırakmış ve ailem tarafından bu yüzden eleştirilen bir insanım. Kendimin farkındayım, ilk aşamayı geçmiş bulunuyorum böylece.
Geçen yaz yapmam gereken yaz stajını 20 günden sonra yarım bırakmıştım. Neye güvendim, ne düşündüm de böyle bir şey yaptım bilmiyorum zaten stajı bıraktıktan 1 hafta sonra stresten geceleri uyuyamaz olmuştum, geri de dönemiyordum. Üstelik iyi bir prodüksiyon şirketiydi staj yaptığım yer, yakın zamanda para bile kazanacaktım. Bunların hepsini kaybettiğimi düşündüm sürekli. Çok zor zamanlar geçirdim. Normalde bunalımlarımı herkesle paylaşırım ama bu konuyu kendime olan utancımdan kimseyle paylaşmamıştım.
Ama şimdi ikinci bir fırsat çıktı karşıma. Hem bu yaz stajı hem de 'devamsız gibi' gibi gözüken dersim için geçenlerde okula gittim. Her şey olumlu geçti, sanırım çözülücek hepsi:) Öncelikle naylon staj yapma fikri vardı aklımda. Sonra düşündüm, hazır hâlâ staj yapabilecekken, öğrenci gözüküyorken neden bu fırsatı kullanmıyordum? Neden daha önce beni ciddi bunalımlara sokan hatamı telafi etmiyordum? Allah bana "madem bu kadar pişmansın al sana 2. bir şans" dedi resmen. Şimdi bu şansı kullanmak adına çırpınıyorum ben de.
İki büyük kanal var şimdi kafamda, asıl istediğim kanalın haberini adeta 4 koldan bekliyorum. Diğeriyse sanırım benim isteğime bağlı:) Sonuç her ne olursa olsun yeni ve güzel olacağına inandığım bir döneme giriyorum. Aşk meşk, aile sorunları bunların hepsi halledilebilecek geçici sorunlar ve ben şimdi asıl kafamı dolduran, yiyen ve bitiren sorunlarımı çözmek adına adımlar atıyorum.

Tanrı bana göz kırptı ve ben biliyorum her şey güzel olacak.

14 Eylül 2010 Salı

Canım Sıkılıyor Çünkü:

Sıkılıyorum. Farkındayım çok farklı bir şey söylemediğimin. Canımın mütemadiyen sıkkın olduğu günler ve haftalarda fazla konuşmam ben. Sesim soluğum çıkmaz, ağzıma kira isterim. Dışarı hiç çıkmadığım gibi bütün gün yataktan kalktığım gibi dolaşır, gece yine aynı kıyafetlerle yatağa girerim. Saçlarım yıkandıktan 3-4 saat sonra yağlanmaya başlar. Oramda buramda dev anası kadar sivilceler de cabası. Sanki ruhum beynime, beynim de vücuduma sinyaller yollamış, hepsi birlikte depresyona girmiş. Canım hiç bir şey istemiyor.
Neden acaba? :

-Arkadaşlıklar Yalan mı?-
Yakın zamanda en yakın arkadaşımın gazabına uğradım. Bir akşam, planım varken ve dışarı çıkmaya hazırlanıyorken beni aradı akşam buluşalım diye. Dedim "planım var ama dönüşte sana gelebilirim, hem yarın pazar evdesin sen." "Tamam sana haber vericem" dedi. Akşam oldu ben dışardayım buna ulaşmaya çalışıyorum geliyim mi diye sorucam, bunun borcu nedeniyle telefonu kapalı, bir şekilde kardeşine falan ulaştım...Neyse en iyisi özet geçeyim ben. Bu beni çağırdı gittim, ben gittiğimde kardeşi evdeydi ve bu üst komşusunda okey oynuyordu. Rahatsız etmemek için aramadım. 20 dk sonra sigara almak için aşağıya indi ve beni gördü. Ne hoşgeldin ne bir şey, "oyun bitsin inicem" dedi çıktı. Tam 2 saat inmedi. Film izledim vs derken evdeki kardeşleri de uyudu. Tek başıma öylece oturuyorum. Sanki onunla muhabbet etmeye değil de sokakta kaldığım için gelmişim gibi oldu. Sinirden çıldırıyorum eve mi gitsem diyorum ama saat olmuş 2. Sonunda aradım açtı ağzıma geleni söyledim, ayıp ettiğini kabul etmeyi geç üste çıkmaya bile çalıştı. Jet hızıyla giyinip taksiye atlayıp evime geldim. 1 saate yakın ağladım. Bayram geldi geçti 1 kere bile arayıp özür dilemedi. Sanırım kabahatli olduğunu düşünmüyor hala. Bilmiyorum kime anlatsam "yuhhh öküz" diyor. Sanırım en değer verdiğim arkadaşımdan böyle bir saygısızlık ve umursanmama görmem bana baya koymuş.
Üstelik o ve başka arkadaşlarım bana ne zaman gelseler ne yedirsem nasıl eğlendirsem ayhh kokteyl mi yapsam nasıl hoş tutsam şaşırıyorum. Böyle nankörlükleri görünce daha da şaşırıyorum. Ama insan bu, şaşırmamak lazımmış.


-Aşk var mı aşk??-
Yok öyle bir şey. Aşk dediğim şey ya etrafımdaki insanların şapur şupur yiyişmesi ya da eskiden yaşadığım pişmanlıktan ibaret benim zihnimde. Öyle toz pembe bulutlarla kaplı hayaller şeklinde değil yani. Salak bir şey. Salak çünkü bana acı çektirmekten başka bir boka yaramıyor. Amınakoyim ya platonik oluyorum ya da platonik oluyorum. Öyle ikili bir aşk göremedik hayatımızda. Aşık olduğumuzu sandık gittik köpek olduk, kendimizi parçaladık, ağladık zırladık, umursanmadık. Heh işte benim bildiğim gördüğüm yaşadığım aşk böyle bir şey. Koyim götüne böyle aşkın. O yüzden hiç çiçek böcük yapmayın bana. Ötekine aşık olduk, haftanın bir günü sadece 3-4 saat uzaktan izleyebilmek için sokaklarda sabahladık, peşimize hatır için onca arkadaşı taktık, kekler mekler yaptık, adrenalinden geberdik, çıktık karşısına "sana aşık oldum" dedik o geldi "düzeyli bir ilişkim var" dedi. Koyim düzeyine. Ben mal gibi durup dururken aşka gelmedim ya, senden de gördüm bir şeyler. Hepsi kendi gibi boşmuş işte. Neyse çok konuştum bu konuyu ben. Öyle çok konuştum ki bu yüzden duygularım kabardı da kabardı. Neyse.
Arkadaşım ben erkeklere nasıl davranılmasını gerektiğini gerçekten çözemedim sanırım. Gerçekten bilmiyorum. Samimi, rahat davransan tek atımlık çıtır sanıyorlar, mesafeli, soğuk davransan ya kezban ya da soğuk am çiçeğisin. Amacının ne olduğunu anlayamadığın samimiyetler, cıvık cıvık "aşıkkk olamaz mıyım sana canıımmmmm ehieh" şeklinle takılmalar, ciddi mi taşak mı geçiyor belli değil. Hayır çizgini belli et de ona göre adam gibi muamele yapalım sana değil mi? Kimisi kendini beğenmiş suratına bile bakmaz kimisinin sevgilisi varken bile sana yavşar. Çeşit çeşit tür tür erkek var. Hiçbir zaman çözemeyeceğim, bu sikko yalnızlıktan da kurtalamıcam sanırım. Koy götüne rahvan ne diyelim...


-İşsiz Bir Hayat Oh Ne Bayat-
Nasıl işsizim nasıl boştayım anlatamam. Adeta sonsuz kara bir boşluk. Girdim bir işsizlik adlı bok çukuruna daha başımı çıkarabilmiş değilim. 1 seneyi geçiyor. Ne mailime dönen var ne de arayan. Tamam belki daha fazla kovalamam gerek. Belki televizyon ya da gazetelerin önünde yatmam gerek biliyorum ama Allah insanın hamuruna hiç mi şans katmaz yahu. Ne kumarda ne aşkta ne de işte kazandım bugüne kadar. Hay öleyim ben ya. Düşünsenize...Her gün bir öncekiyle aynı, ama her gün! Geceleri uyumak istemiyorsun çünkü en sakin, gün içerisinde en rahat bırakıldığın saatler bunlar. Gündüzleri öğleden sonraya kadar uyuyorsun. O saatte hayattan bezmiş bir şekilde uyanıp da napıcaksın allasen?! Bir şeyler atıştır, evde asalak gibi dolan dur. Annen başının etini yesin "temizlikk yappppp" diye. Senin sikinde olmasın. Temizlik vs sevmiyorsan, işin gücün de yoksa ve annen bir BAŞAK kadınıysa siki tuttun demektir arkadaş. O beynin kemirilmeye mahkum! Ben alıştım, mesela annem dırdıra başladığında yerken ses çıkaran şeyler atıyorum ağzıma ve o sese odaklanıp dırdırı duymuyorum. Baya geliştirdim kendimi. Dırdırdan bıkmış beylere önerimdir evde deneyebilirsiniz. Yalnız dırdırın dozuna göre obezite riski var dikkat! İşsizliğin ikinci berbat yanı ise tabiki parasızlık. Ne gezebiliyorsun doğru düzgün, ne alışveriş. Amınakoyim yıllardır dslr bir makina istiyorum da iş güç yok ki alayım. Bak canım daha da sıkıldı şimdi. Şu yarım kalmış projeme devam etmem lazım Okan Bayülgen'le ilgili olan. O da olmıcak diye düşünüyorum. Ben bu şans varken çocuğu olduktan sonra duyarlılaşan Okan bile siklemez beni.


-Özgüven Yerlerde-
Yaşamaya üşeniyorsun, tutup saça başa, ağdaya, kılık kıyafete mi bakacaksın. Yok öyle bir şey. Zaten dışarı da çıkmıyorum ki. Hem beni beğenmesini umduğum bir herif de yok. Süslensem bile kimse beni beğenmiyor arkadaşım. Gelip biri tanışmak istesin dişimi kırıcam. Güzel değilim, fiziğim desen kötü, ama bakıyorum benden de kötü karıların yanında ilik gibi çocuklar. Geçen tophanede böyle bir çift vardı yanımızda. Çocuğu kese kese kuşbaşı yaptım yemin ederim. Karıya biraz daha odaklansam alev alıp yanabilirdi öyle uyuz oldum. Sonra kendime haksızlık ettiğimi anladım. Tamam tipim o kadar da ofsayt değil. Göbeğim var kollarım löpür ama ne biliyim süslü püslüyüm, saçıma başıma bakarım normal şartlarda. Ellerim, ayaklarım cillop gibidir mesela. Dobiş de olsam bel kıvrımım var gamzelerim var üstünde iki tane, öyle odun gibi değilimdir. Yani atsam şu kiloları minnacık bir şey olucam hedef 52 kilo boy 161 siz düşünün. Öyle sümüğü sürülmeyecek biri de değilim yani. Ama işte gel gör ki bunalımda olduğumda dünyanın en çirkin kadını benim gibime geliyor. Kaşlar kezban, saçlar pis, kıyafet paspal. Yataktan nasıl çıktıysam sabah karşı yine aynı şekilde giriyorum falan. Ojelerin dipleri gelmiş. Periş bir haldeyim. Mesela bugün hiç aynaya bakmadım. Sadece sabah yüzümü yıkarken baktım onda da yarı uyuyordum zaten. Bugün yaptığım tek iyi şey yaklaşık 600 sayfalık bir kitaba başlayıp bitirmiş olmamdı. İnternet desen akşam yemekten sonra giriyorum sadece. Böyle hiçbir şeyin güzel gitmediği zamanlarda ne kendimi seviyorum ne de dünyayı.