31 Temmuz 2008 Perşembe

Silgim kalemimden önce bitiyor...

Evet,silgimin kalemimden önce bittiği dönemlerdeyim, hep eksik tutuyorum birşeyleri, ya da fazla, gereksiz olanları.Sonra yazacak sayfam kalmıyor. Çaresizce üzülüyorum, zaman geçiyor yeni sayfalar geliyor önüme...yine aynı şeyler..Silgimin gücü yetmiyor yaptığım yanlışlara, kalemim çaresiz, sayfalarım karalanmış ve harcanmış, ellerim yorgun ve pişman..."Keşke"yle başlayan cümlelerim "iyi ki"yle bitmeli artık.Yorgun olmayan bir el, az kullanılmış bir silgi, bitmek üzere olan bir kalem, az ve öz cümleler barındıran sayfalar....Zor değil sanki.

29 Temmuz 2008 Salı

akıp giden değerler

Her gözyaşı bir çentik duvarımda,her gözyaşı bir eksik parça ruhumda yerlere akıp giden...Eksiklerimi,yanlışlarımı,farkında olmadıklarımı hatırlatmaya çalışan gözyaşları...Her fırsat buluşunda özgürlükten uzak özgürlük düşkünü gözyaşları,karışık üç beş satır,karanlık ve anlamsız birkaç fotoğraf karesi,ruhu titreten,darma duman eden birkaç şarkı,birkaç nota,damakta hoş anılar bırakan birkaç tad,özlemle anılan,iç çekilen gülüşler,yalan yanlışta olsa yine söylenmesini istediğin nasihatler...sıcacık bir öpücük ruhunu ve bedenini dalgalandıran,güzel bir deniz manzarası gözünün önünden gitmeyen,yada içini acıtan o küçücük fakir kız çocuğu,saniyelik mutluluk veren tadlar,kokular,sesler,gülüşler,söyleyişler...hepsi akıp gider bir gün gözlerinden.

Sen!Yaşa.Yaşa ve tadını çıkar hayatın.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

insanlara inanmıyorum

samimiyetsiz samimiyet gösteren insanlar...altında mutlaka bir çıkar yatıyordur eminim...yoruldum,gerçekten sıkıldım,kimseye güvenmiyorum,inanmıyorum,bana en yakın insanların sözlerinin altında bile kötülük arıyorum,ki haksız değilim,öyle ki insanlar sırtlarını onlara dönemeyeceğin kadar korkunçlar!gülücükler saçıp iyilikler yaptığın sürece sevilir ve sayılırsın,ama iki arama,bi süre görüşme anında unutulursun,sevdiğini sandığın insan saniyesinde normal hayatına geri döner ve sen üzüldüğünle,değer verdiğinle kalırsın....neyse ya neyi kime anlatıyorum,kimi kime şikayet ediyorum...boşa yoruluyorum.

sığ kişilikler,sığ arkadaşlıklar,sığ ilişkiler....


sıkıldım,hemde çok.

10 Temmuz 2008 Perşembe

Ah be Şenay!(yılan dansına özlem...)


Ah be Şenay,vah be Şenay!


geçen televizyonda gördüm tanıyamadım,bugün de metro da reklam panosunda gördüm,takım elbisesini çekmiş üstüne,saçlar yana doğru düzgünce taranmış,parmakları dudağının üzerinde "sus" işareti yaparak yine "sus" isimli albümünü tanıtıyor sayın Fatih Ürek.şaşırdım,ürktüm, sevindim,sonra aniden üzüldüm...hepsi 10 saniyede oldu bunların,sonra alaycı ve acı bi tebessümle geçtim önünden.Hayır anlamıyorum zaten Türkiye bu konularda gelişmemiş,dar görüş açısına sahip bir ülke,ve bu ülke Fatih Ürek gibi bir karaktere,transparan bluzlara,otrişlere,feminen davranışlara alışmışken,neden böyle bir şeye kalkışıp adamı hokkabaza çevirirsin...evet doğrudur oldukça iyi bir pazarlama biçimi bu,düşünsenize "Fatih Ürek ibne değil mi yoksa?" söylentileri dolaşmaya başladı bile,ama eminim ki mutlu değil kendisi,şuan öyle hissettiğini düşünürsek bile eski halini özlüyordur eminim,püfür püfür transparanlar,leopar desenli dar bluzlar,özgür bir stil....şimdi ise yazın ortasında o programdan bu programa takım elbiselerle koşturan,kasıntı,eskisi gibi hoplayıp zıplamayan bir Fatih Ürek!hadi seni anladım Şenay yüzün ve fiziğin travestileri çağırıştırıyor yapacak birşeyin yok maalesef...ama rahat bırakta insanlar i.neliklerini özgürce yaşasın değil mi?

...gibi yaşamak

bir arkadaşımla yaptığım konuşmadan sonra ziyaretime geldi birileri bu yazıyı yazmam için(anladınız siz,yani umarım)...

"- ...ama mutlu gibi görünüyordun??

+ zaten ben hep mutlu "gibi" görünürüm,mutluluğun özüne ne zaman kavuşurum tanrı bilir."


şöyle bir gözden geçirdim de,hayatımızda hissettiklerimiz,yaşadıklarımız aslında birçoğu sahte,bir çoğu öyle olduğunu sandığımız şeyler "gibi"ler.aşık gibiyiz zaman zaman birisine,bazen yalnız gibiyiz,bazen umursamaz gibiyiz,kimi zaman kalbimiz yerinden çıkacak gibi olur,kimi zaman özlemekten delirecek gibi oluruz,bazen "onsuz" yaşayamacak gibiyizdir...bazen de hiçbirşey olmamış gibi davranırız....ama hepsi yalandır,hepsi anlık hislerdir bunların,kalıcı olabilmiş bir aşk var mıdır?hiç bitmeyecek bir nefret var mıdır?her zaman hiçbirşey olmamış gibi davranabilir miyiz?

mutlulukların,hüzünlerin,aşkların,özlemlerin,sabırsızlıkların, kızgınlıkların özüne ulaşmak mümkün müdür?ya da bunları düşünmekle ve çabalamakla uğraşmayıp güçlü ve mutlu gibi mi davranmalıyız?


bu yazıyı okudun...şimdi kendini ne gibi hissediyorsun?

5 Temmuz 2008 Cumartesi

basit yaşıyoruz basit!

yıl 2008.hepimiz koca insanlar olduk artık...yön vermiş olduğumuz veya vermekte olduğumuz hayatlarımız var hepimizin.10-20 yıl öncesine göre çok değişti dünya.aile yaşantıları,arkadaşlık anlayışı,dostluklar...eskiden "söz" vermenin bir değeri vardı,şimdi en yakın dostumuzdan şüphe eder olduk...ilişkilere hiç gelmeyeyim diyeceğim ama gelicem mecbur...eskiden "seni seviyorum" desin sevdicekler diye bin dereden su getirilirdi,şimdi ise beraberliğin ilk beş dakikasında seni seviyorum'un ötesinde şeyler yaşanıyor:),sevmek nedir bilmiyoruz aklımızı sevişmek almak götürmüş çünkü.değer vermeyi bilmiyoruz,arkamızı döndüğümüz an unutuyoruz yaşananları,çünkü basit yaşıyoruz basit!çok kolay sevgili edinmek,dokunmak çok kolay,sarılmak sımsıkı, hiç zor değil,uyumak beraber...ama bırakıp gitmekte zor değil...çünkü biliyoruz ki sıradaki sevgiliyi bulmak çok kolay.çok kolay gülüp,çok kolay ağlayabiliyoruz,artık ruhlarımız,kişiliklerimiz zayıflamış,güçsüz kalmış,küçük şeylere büyük tepkiler veriyoruz,çok kolay bunalıma girip çok kolay kahkalar atıyoruz...basit yaşıyoruz basit!hayatın tadını çıkarmak değil bu,yoğurdun kaymağını yemek ve gerisi çöpe atmak bu,asıl tadına varamamak...

erkek dediğin...

erkeklere kafayı taktığımı sanmayın,ama erkekler üzerine bir tez yazıyormuşum gibi düşünebilirsiniz...erkek olmanın gereklerini kendi bakış açıma göre,kendi olmasını istediğim gibi yorumlamak benim olayım...

erkek dediğin;

-bir anda aşık olmayacak sana,olduğunu söylemişse de güvenmeyeceksin,çünkü yine seni bir anda bırakıp başkasına aşık olabilir.
-
ilişkinin henüz başındayken "sensiz yaşayamam,ilk kez böyle seviyorum.." tarzı beylik laflar etmeyecek,arkasında durabileceği kadar umut verecek karşısındakine...
-asla karşındakini kırmamak adına istemediği gibi davranmayacak,yalanının bir yerde patlak vermesiyle karşısındakinin daha çok kırılacağının farkında olacak.
-
eğer bir ilişki içersindeyken,başka kızların iltifatları,sırnaşmaları hoşuna gidiyorsa,ya hemen ilişkisini bitirecek,ya da konuştuğu kişiyle sohpeti kesecek,kalbinde sadece bir kişi için yer açacak.
-henüz tam olarak tanımadığı kızı,fiziksel egolar adına kullanmaya çalışmayacak,görünüşe aldanıp,kuruyla yaşı birbirine karıştırmayacak
-burnu havada olmayacak,mütevazi olacak,yaptıklarını anlatmayacak,gösterecek...eğer çok kendini beğenmişse,her kızın elinin altında olduğunu düşünür ve seni fiziken veya duygusal olarak harcamaya bakar.
-sevdiği kızdan maddi durumunu saklamayacak,ama yüzgözde olmayacak çok fazla bu konuda.
-sevmeyle sevişmenin arasındaki ince çizgiye çok dikkat edecek,sevgisinden emin değilse sevişmeyecek...çünkü bir kız bu konuda her zaman daha duygusal ve kırılgandır.
-etrafında çok kız olan erkekler,hangisinle ilişki yaşasam derdine düşmeyecek,ne istediğini,ne yapması gerektiğini bilecek,az ama öz olacak ilişkileri.
-
en çok sex yapan en kraldır diye düşünmeyecek,hislerinle,hissettirdiklerinle gurur duyacak,seviyesi belden aşağılara düşmeyecek.
-ilişkisini sahiplenecek,öksüz bırakmayacak,yaptıklarının ve yapacaklarının arkasında olacak daima,avucunda sımsıkı tutacak ellerini,bırakmayacağını bileceksin.
-güven verecek güven!bileceksin yarında gözlerinin içine bakacağını,aynen söylediği gibi sarılacak yine yarın sana.
-kendisine saygısı olacak ufacık bile olsa,kalitesini asla düşürücek arkadaşlıkları,yalnışları olmayacak,hata yapacak elbet ama mutlaka telafi edecek onları.
-basit olmayacak arkadaş!yeri geldiğinde zoru oynayacak,onu sadece sen kandırabileceksin zaman zaman...bileceksin sadece senin nazın geçecek ona...



şimdilik bu kadar ama bu yazımı yeni seçeneklerle güncellemeye devam edeceğim...


3 Temmuz 2008 Perşembe

yarım kalan düşler ve gerçekler


kırık düşler,aynı yalnızlık,öyle azaldık ve yıprandık ki...


bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda oldukça kararsız kaldım aslında.uyandığımdan beri düşünüyorum,yazmamak için oyalıyorum kendimi,ama yok!birşekilde yolunu bulup çıkması gerek bu satırların benden...
dün gece saat 5e fln gelirken sanırım,havanın aydınlanışı izliyorum yatağımdan,nemli yastığıma yaslanmış,perdenin bir kenarı açık kalmış..kuşlar ötmeye başlamış bile...benimse gözlerim yanıyor.hafif bir ürperti giriyor bedenime,yastığımın nemliliği yüzünden belki de...burnum tıkanmış genzime kadar,zor nefes alıyorum,deli gibi bi baş ağrısı saplamış beynime..durduramıyorum...durdurmaya çalışıyorum aslında kendimi ama hıçkırıklarım harekete geçiyor bu sefer,korkuyorum birileri duyacak diye,tutuyorum kendimi...
şaşırıyorum kendime,ne kadar sevgiye aç biriyim diye,ne kadar korkusuzca,umarsızca değer veriyorum diye,belki de bu kadar duygusal olmama...şaşırıyorum hayata,"hayır,bu sefer olmaz" demek istiyorum,ama biliyorum o kadar güçlü değilim...

yastığıma gömüp yüzümü susturdum kendimi,gözlerimin yanışı,başımın ağrıyışı,ruhumun yoruluşu artık uyumamı sağladı artık bir süre sonra...

şükrediyorum tanrıya neyse ki neyse ki bu acı çekmelerim kısa sürüyor,neyse ki bir zamandan sonra üzüldüğüm şeylerin "boş" şeyler için olduğunu anlıyorum,üzüldüğüm insan bari biraz değse buna diyorum her üzülüşümde...

ne mutluluğun ne üzüntünün tadını alabiliyorum insan gibi,her emin oluşlarım bir hayal kırıklığınla sona eriyor...sonra da inançsızlığıma kızıyorum üstelik, inanılıcak değer yargıları varmış gibi hayatta...

benim hatam yüzeysel olamamak heralde,oldu bittiye getirememek bazı şeyleri...

işin kötüsü bu kadar şeyi kafaya takarken bir sürü insan tarafından yanlış anlaşılıyorum,kimseyi umursamayan,değer vermeyen,kafasına göre takılan,vefasız....ben ne düşünürken ne etiketler yapıştırılıyor üstüme...


gerçekten üzülmemek lazım,insanların ruhu artık laçkalaşmış,unutmak,geçiştirmek,başka arayışlara girmek, boşvermek kolay olmuş...biz varsın üzülelim onlar için,en azından kendime olan saygım için...ama merak etmeyin iki gün sürer en fazla...umarım...


evet haklısın; "mutlu olmak varken,üzülmek niye?"

=)


2 Temmuz 2008 Çarşamba

erkekler'in arkadaşlık-ları

bu yazdıklarım ve yazacaklarım birer hayal ürünü değil oldukça gerçektir...ve tamamen benim yaşadıklarımı ve düşüncelerimi yansıtmaktadır...


arkadaşlık...her türlü acıyı, kederi,endişeleri, mutluluğu, heyecanı,varlığı, yokluğu...herşeyi paylaşabileceğin hayatın olmazsa olmazıdır...bazı arkadaşlıklar yaşanmışlıklar,zaman,paylaşımlar doğrultusunda dostluğa doğru gider,bazıları ise yine zamana,duruma,olaylara göre sönüp gidebilir...bizim konumuz sönüp giden arkadaşlıklar,erkekler ve kızlar arasındaki arkadaşlıklar...bu yazıyı kendi penceremden yazıyorum evet,bir kızın duygu ve düşüncelerinden yola çıkarak yazıyorum,itiraz eden olabilir,genelleme yapıyorsun diyen olabilir ama bu konuda gerekli açıklamam yukarıda belirtilmiş zaten...dün geceden şu ana kadar sürekli düşünüyorum..her saniye..."çıkarsız bir arkadaşlık kurulabilir mi?" diye.ve kendim gibi düşünecek insan sayısı o kadar az ki..."aslında çok yalnızım" demekten alamıyorum kendimi....örneklerle destekleyeyim tezimi isterseniz; kız yalnızdır,eli yüzü de düzgün diyebiliriz,ve bu yalnızlık döneminde çoğu erkek olmak üzere bir sürü arkadaşı vardır,hiç yalnız kalmaz,bu arkadaşların kimisi açıkça tavlamaya çalışmaktadır kızı,kimi si gizli kapaklı,alttan alttan,ama kız çokta farkında olmayarak mutludur bu durumdan,seviniyordur "ne kadar seviliyorum" diye...derken zaman geçer kız yüz vermez kimseye,arkadaş kalmak ister,yeri geldiğinde derdini anlatmak ve karşındakinin onu dinlemesini,yardımcı olmaya çalışmasını ister,ama istediği gibi olmaz hiçbir şey...bir bakarsın içlerinden bir tanesi sevgili bulmuş,bir bakarsın artık sana ihtiyaç duymuyor,selam bile vermiyor,bir bakarsın öteki de öyle,öteki de,öteki de....ya da tam tersi....sen aradığın insanı bulursun ve "erkek arkadaşlar"nda inanılmaz bir hayal kırıklığı yaratır bu durum,muhabbetler sığlaşmaya başlar,hergün arayıp hatrını soran insanlar onlar değilmiş gibi...üzülürsün...çünkü "değer" vermişsindir onlara,birşeyler paylaşmışsındır...ama umurlarında bile olmaz....çünkü artık senin "başın bağlı" dır ve onların yeni "hedeflere" yelkenleri açılmıştır bile...

büyük bir sorun bu kanımca;değer vermeyi bilmiyoruz insanlara,kimisini can sıkıntısını geçiştirmek için,kimisini eğlenmeye gitmek için,kimisini ortam yapmak için,kimisini.....diye gider.gerçek anlamda önemsemiyoruz arkadaşlıkları..zaten bir "kanka" anlayışı çıkmış ortaya,kimin eli kimin şeyinde hesabı,onun eski sevgilisi bunu yeni sevgilisi,onun dünkü kankası şimdi ki "karı" sı...parmağımı gırtlağıma sokup hepsinin suratına kusmak istiyorum!


çıkarsız,kötü gün arkadaşları arıyorum,kızmış erkekmiş önemsiz,ama başım bağlı da olsa,dibine kadar yalnızlığa gömülmüş bile olsam,hissettirsin varlığını!çünkü her zaman ihtiyacım olucak buna,ne şartlarda olursam olayım...gerçek arkadaş istiyorum!