28 Haziran 2010 Pazartesi

AŞK HİÇ BİTER Mİ?!

Cevabı HAYIR! Bunu bilir bunu söylerim ben. “Aşk diye bir şey yok, benim için aşk bitmiştir, aşık olamıyorum, aşık olmıcam!!”…bunların hepsi safsata. İstediğimiz kadar kırılalım, incinelim, hayal kırıklıkları yaşayalım, sürünelim, vazgeçelim, tövbe edelim… Hiçbir zaman aşk bitmez. Aşk bizim hep içimizde varolan tomurcuklar çünkü. Sulandığında sevgiye, alışkanlığa, bağlılığa dönüşen tomurcuklar.
İstediğimiz kadar istemeyelim, inkâr edelim varlıklarını, onlar hep içimizde bir yerde, doğru zaman ve doğru yerde, doğru insanların sırası geldiğinde kıpırdanıp, toprağın yüzeyine çıkmak için bekliyorlar. "Bu insan bir şeyler yapsa da artık hareketlensek kuruduk kaldık canım burda aaa" diyorlar. Onlar bunları söylerken aslında biz de yalnızlıktan sıkılmış oluyoruz. Yalnızlığımızdan memnunken de sessizce ve derinlerde bizi bekliyorlar. En ufak bir açıkta hemen büyümeye çalışmaları var ki hiç sormayın. Yapacak hiçbir şey yok.
Evet AŞK HEP VAR ve hiçbir zaman değişmeyecek bu. Bazı durumlarda sadece filiz olabiliyorlar, bazense minik bir ağaç, şartlar uygunsa koca bir çınar. Zor ama olabiliyor bu. Aşk hep aynı, hep olduğu yerde, değişen şeylerse, yaşanıldığı zaman, yer ve kişiler. Başka şehirler, başka zamanlar, başka adamlar, sarışın, esmer, kumral, odun veya romantik, insan veya hayvan, sempatik ya da karizmatik…Aşka asla ve asla çamur atmayın. Ortada yanlış bir şeyler varsa bu ya sizde ya da zaman/yer/adam üçlüsüne aittir unutmayın.


20 Haziran 2010 Pazar

PELOŞKA'NIN TARİF DEFTERİ HİZMETİNİZDEE!! :)


Bundan 1 sene önce açmıştım aslında bu bloğu, sonra ihmal ettim, boşverdim falan...Sonra geçen günlerde hatırladım bu bloğu ve revize edip sizlerin huzuruna çıkarma kararı aldım. Peloşka'nın tarif defterinde ne mi var? Pratik ve atıştırmalık tarifler, deney ve gözlem sonucu kazanılmış lezzetler, adeta "coverlanmış" tarifler, "bunu süper yapıyorum" dediğim yemekler...cici cici, ağzınızı sulandıracak bir sürü şey:)
Herkesi bekleriz :)

Not: Resme tıklayarak peloşka'nın tarif defteri'ne ulaşabilirsiniz.

13 Haziran 2010 Pazar

Bu mevsimde yalnız mı olunur?!!


Yaavv kardeşim bu hava da yalnız mı olunur? Çiçekler böcekler, etrafta püfür püfür giyinmiş kızlar, şortlu mortlu erkekler...kelebekler falan.
Etrafta "bu mevsimde yalnızım ulan" diyen bir dünya insanın olması bu entrymin sebeplerindendir. Böyle alıp sevgilini sokaklara koşucaksın, yeşilliğe, maviye, kalabalıklara boğucaksın kendini. Abi sokağa çıkıyorsun, böyle sanki pc oyunundamışsın gibi sürekli karşına aşk pıtırcıkları çıkıyor. Her seferinde insanın içine bi kızgınlık, bir hırs doluyor. Görmemeye çalışıyorsun falan. Yollarda öpüşmeler, sarmaş dolaş haller. Olan var olmayan var, belki ben sizi öyle görüp aşericem, belki o öptüğün adamı canım çekicek. Niye yapıyorsun bunu, niye deşifre ediyorsun özelini? Yazık değil mi? Cidden ama bu mevsimde insanlara yalnızlığı hiç yakıştırmıyorum ve sanırım "yaz aşkı" dediğimiz kavram da bundan dolayı ortaya çıkmış. Mantıklı olabilir. Olmayadabilir.

Evet son olarak da artık bu klipteki çocuk gibi olucam sanırım, önüme çıkan her çifti parçalayasım var.
İzliyoruzzz.

10 Haziran 2010 Perşembe

Hayatımı Sikeyim














"Hayatımı sikeyim" demeye kadar yaşanmış süreçler var tabi, "alışma ve gevşeme, yayılma, boşluğa düşme, sıkılma....ve en son "hayatımı sikeyim" aşaması. Sikip atılası bir hayata sahip olmak, sıkıcı bir insan olmak, paylaşacak şeylerin tükenmiş olması, yapacak şeylerin tükenmiş olması, çözüm önerilerinin kısırlaşmış olması, her şeyin, duvarların üstüne üstüne gelmesi. "Yaza girdik artık bu havada bunalım mı olur?" denilse bile aslında tam da mevsimi, bir yaz daha geldi, kışın yorgunluğunun, stresinin, acılarının, her şeyinin atılması gereken bir mevsime geldik. Sorun şu ki; yaz geldiği halde sorunlar ve çözümsüz denklemler devam ediyor.... "Ne yaptım ki neyin tatilini yapayım amk?" diyorsun, "hakettim mi bu mevsimi ben?" , yok öyle bir şey. "Bana her gün tatil". Mutlu olmak adına tutunacak nedenler arıyorsun, bulamıyorsun, havanın sıcak olması seni bunaltmaktan başka hiçbir boka yaramıyor. Hergün birbirinin aynısı, hiçbir atraksyonun olmadığı, hiçbir yeni haberin olmadığı, hiçbir güzel mailin gelmediği, heyecanlandıracak hiçbir durum veya insanın olmadığı sikip atılası bir hayat. Boşa geçen günler....Sonra herifin biri gelip "sıkıcısın" der hiçbir sikten haberi olmadığı halde. Lan amınakoduğumun çocuğu, ne biliyorsun belki anam öldü, belki bi derdim var, belki bir karın ağrım var, gelip sordun mı orospu analı "neyin var, yardımcı olalım mı?" diye puştun dölü.Ama tabi bu sosyal ağlarda sürekli neşeli, komik, eğlenceli, tespitçi, amınakodumunun şaklabanları olmak zorundayız değil mi? Mutsuzum ben gerizekalı, o yüzden kusura bakma hayatımın aksine heyecan verici ve eğlenceli olamıyorum...doğru orantıda kuruyorum cümlelerimi, kimseye oynamıyorum tuzu kuru ibneler.

5 Haziran 2010 Cumartesi

O Geliyor!!!

Votka 1967 kısa film yarışması için çekmiş olduğumuz "o geliyor" isimli kısa filmimiz. Bendeniz dışındaki diğer emeği geçen iki arkadaş ise Aslı Aker ve Gökhan Özdemir. Ellerimize sağlık:)