31 Ocak 2009 Cumartesi

(KIZLARLA) YEMEKTEYİZ!!




Feysbukta ilgi gören ve beğenilen yemekteyiz videomuzu burda da deşifre edeyim dedim.
İyi seyirler.
=)

30 Ocak 2009 Cuma

FOTOKOPİ

Ya bu bizim taklitçilik anlayışımızın sonu nereye varacak çok merak ediyorum.Hani tamam yurtdışındaki formatları alıyoruz kendimize uyduruyoruz anladım da bu kendimizi taklit etme durumu nedir yahu.
Yemekteyiz programı tutuldu diye binbir çeşit taklidi çıkmış: Yemeğe bizdeyiz, tadında aşk var, damat beğendi....Hele o insanın saçlarını yoldurası dış ses yok mu allahımhhh! Sırf eleştirmek için çektik o yemekteyiz videosunu zaten.
Ha diyeceksiniz "izliyorsun galiba sen de, seni seni" hayır izlemiyorum fakat görüyorum, çünkü televizyon izlemem gerekiyor.Herşeyden haberdar olmam gerekiyor derken zorunlulukmuş gibi gözüktü biliyorum ama geleceğin medyasında bizler olacağız naparsın ehhe.


Not: "çocuklar duymasın" dizisinin jeneriğinin sonunda Tamer Karadağlı'nın dış sesiyle made in turkey damgası konuyordu ekrana."made in Turkey" ..........hımm gerçekten de Türkiş-miş.


Allah belanızı versin.

29 Ocak 2009 Perşembe

Survivre Avec Les Loups


Türkçesi; Yaşam Savaşı.
Mutlaka izleyin.
İzlemem diyenin kafasına sıçayım.

27 Ocak 2009 Salı

after broken...


Boynum tutulmuş, iki yastık kullanıyorum yatarken biri kaz tüyü kırmızı yastığım diğeri daha sert genelde sarılmak için kullandığım.Ama kedilerim sağolsunlar kırmızı yastığımı kapladıkları için iki büklüm yatmak zorunda kaldım.Neyse, annemle yine konuşmuyoruz. Yine aynı konu, benden şikayeçi her zaman ki gibi. Kabullenemedi bir türlü beni. Sanki komşudan almış gibi beni aynı şikayetler.20 senedir tanıyamamış sanki beni. Çabalıyor. Ama sevmediğim şeyleri yapmayacağımı kabullenmeli artık, başka çaresi yok. Başka evlatlara özeniyor. Ayrı ev mevzusunu açınca ama üzülüyor, nankör sıfatları yapıştırılıyor.Sensin benim yerime başkalarını isteyen. Keşke o çocuğum olsaydı diyen. Eee? Ağlıyoruz, üzülüyoruz, ama değişmiyoruz.Bir çeşit kısır döngü, iki tarafta bir adım atmıyor.Benim yapabileceğim bir şey yok ben buyum.Ahanda sabitledim kendimi. Ben buyum demek, insanın kendini değişime kapaması demek.Kapadım gitti.
Farkettim de bu aralar daha günlüğümsü şeyler yazıyorum, inan hiç modumda değilim. Hem dünyayı kurtarmıcaz değil mi? Geçç.

Bu arada ne güzelmiş bu albüm kapağı, farketmemişim, alkışlar Placebo'ya.

25 Ocak 2009 Pazar

at work...

ay açılmak bilmedi lanet olası sayfa bütün yazma hevesim kaçtı neyse kendine geldi şimdi.birkaç albüm indiririm diye yırtınıyordum yine.sırf müzik indirmek için kaç acayip siteye üye olmuşumdur bilmiyorum.buarada sabah yedi buçuk gibi uyanmam lazım -ki uyumadım daha-daha uyumadan uyanacağım saati hesaplıyorum o da güzel.
dolaptaki konserve mısır da bozulmuş çöpe attım sonra arkasından üzüldüm baya, severim mısır.bu okan da kendini bozmuş anacım, çok samimiyetsiz geliyor bana.aslında dönem dönem birilerine umut bağlıyorum "harbi adam bu" diyerekten.neyse kimsenin öyle olmadığını biliyorum artık.işin acı yani gün geçtikçe insanlardan soğuyorum lan.buna üzülmüyorum ama kuşkuluyum birazcık.azıcık ama.yarın hoca fıkra okumamızı istedi, ama okumucam tabi, zaten fıkra olayını hiç anlamış değilim, gülmek için daha doğal yollar kullanılmalı.ayrıca gazetecilik kursunla fıkra okumanın alakası nedir?ben anlayamamış olabilirim, yarın anlarım belki.dönerim sana.

çoköptümsoribay

22 Ocak 2009 Perşembe

just add water



sade bir aşk...
içinde aşkımlar, bebeğimler, cicimler olmayanından
dupduru olsun, şeffaf olsun
karşındakini iyi biliyor olacaksın
neye ne tepki verir bileceksin
birbirinize açık ve dobra olmalısınız
kabalıktan uzak bir dobralık olmalı bu
ne istediğinizi ne yaptığınızı bilmelisiniz
en önemlisi birbirinize saygılı olmalısınız
anlayışlı...
onun için önemli olan şeyleri bilmelisiniz
ve her ne kadar onaylamasanda saygı duymalısınız
sevgililer ilişkiyi canlı tutmak adına
kırk takla atmamalı mesela
her daim lezzetli olmalı aşk
her vedalaşmada tadı damağında kalmalı
ısınmak için değil ısıtmak için sarılmalısın
ve o da öyle olmalı zaten
hiç tereddüt etmeden tamamlamalılar birbirlerini
hiç şüphelenmeden.
arkanı döndüğünde bilmelisin onun ne yaptığını
ve zaten ne yapıyor diye düşünmemelisin
nasıl? diye merak etmelisin.
her gözünün içine baktığında "tamam bu o" demelisin
her seferinde daha da emin olmalısın
ama emin olmak için test etmemelisin onun aşkını
ne yaptığını
ne yapmadığını
ne istediğini bilerek yaşamalısın.
görerek.
sade ve sessizce
aşkını ilan etmenin gerekmediğini bilirsin
o'nu yaşamanın tadına varmakla geçirirsin zamanını
saygıyı, sevgiyi ve doğallığı öldürmeden
köklerini sarsmadan
her daim sulayarak yaşatmak gerek.

16 Ocak 2009 Cuma

Seni gördüm başladım sökülmeye, ilmiği kaçmış bir kazak gibi.
Çözülmeden tamamen, kurtar beni.

MERDİVEN

bize ait olmayan şeyler peşindeyiz hep
bize ait olduğunda onu geride bırakabilecek kadar hoyrat ve nankörüz
isteklerimizin sınırı ve bir kalıbı yok
her gün her saat bir yenisini ekliyoruz bilincimize
sürekli kademe atlama, çıta yükseltme peşindeyiz
bilinçsizce.
sevdiklerimiz, isteklerimiz, memnuniyetlerimiz çok değişken,
tatmin olamıyoruz
olduğumuzda daha iyilerine ihtiyaç duyuyoruz
belki de bu yüzden tadını alamıyoruz hayatın
bu yüzden hızlı yaşayıp erkenden yaşlanıyoruz
ve genç öldüğümüzü zannediyoruz
elimizdekini keşvetmeye ve tadını çıkarmaya değil
"şimdi sıra daha iyilerinde" demeye bakıyoruz
elimizden farkında olmadan kayıp gidiyor zamanında
peşinden koştuklarımız.
yaz geliyor "kış gelsin" diyoruz
kış geliyor "çok soğuk" diyoruz
kıvırcık saçlıysak "keşke saçlarım düz olsaydı" diyoruz,
düzse kıvırcık.
erkekler "kız olsaydım" diyorlarsa kızlar da "keşke anamdan erkek doğsaydım" diyorlar
bize ait olmayan şeyler peşindeyiz hep
doyumsuz, değişken, sabırsız ve nankörüz.
Maalesef biz BUYUZ.