6 Ağustos 2011 Cumartesi

aaaa senin sevgilin yok muuuu?????


Uzun zamandır bloğumla ilgilenmemenin utancı ve özlemi içerisinde olduğumu bildirmek istiyorum öncelikle.

Böyle tam boşluklar içerisindeyken bir de üstüne endişeler eklenince hoş geldin şehr-i depresyon!

Tam bir abazan gibi davranıyorum yazacakken vazgeçiyorum. Şirketin temizlikçisinden, akrabalara, sevgililerimin erkek arkadaşlarına kadar herkes biliyor sevgilim olmadığını. Bunu bile bile beni her görüşlerinde “ee aşk hayatın nasıl kehh kehh” demeyi de unutmuyorlar ama. Ulan biri mi işe yaramaz yahu, artık haykırıyorum bir işe yarayın, kurtarın beni bu ıssız kadınlık müessesesinden! Ama yok, herkesin keyfi tıkırında gidiyor.

“şşiştt bana kız ayarlasana” diyen kankiler neden sen yalnızken ortalıklarda gözükmez. Yokk her şey tek taraflı dimi? Götümü yiyin lan.

Eski sevgilinin yenilikten çıkmış, yıllanmış sevgilisine bakmayı bile bırakıyorsun bir süreden sonra, hayır zaten güzel falan değil de, o bile oyalayamıyor artık seni.

Şimdi bir de öyle bir şirketteyim ki anam sanırsın kadınlar matinesi. Yemin ederim televizyon sektörünü kadınlar ele geçirmiş diyebiliriz. Erkek vücudunda olanlar da gay! İç-dış erkek olanlar da yavşak. Her gördüğü kızla gırgır şamata, cıvıklıklar… Hani diyorsun şu kocaman dünyada hiç mi düzgün adam çıkmaz insanın karşısına “heh evlenip çocuk doğuracağım adam bu” diyebileceğin. Yok şekerim yok.

Uzun süreli yalnızlıkların şöyle bir dezavantajı var, Kibariye’nin annesi bile olsan daha bir seçici oluyorsun herkese bir kulp takmalar, armudun sapı üzümün çöpü falan haspam. Bir zaman sonra takılan kulplar gerçek mi yoksa yalnızlıktan sıyırmış beynin uydurmaları mı ayırt edemiyorsun.

Yalnız ben de şöyle bir şey var ki bu beni gerçek bir abazandan ayıran tek fark: etrafıma bakmıyorum, beğendiğim karşı cinsi gözlerimle kuşbaşı yapmıyorum hatta yürürken kafamda hayali bir at gözlüğü varmışçasına görmüyorum. Yanımdan Mehmet Günsür geçse ruhum duymaz. Ya da diyelim biri geldi yanıma espri falan yapıyor, ben hemen flört moduna geçmemek için –ama istemsizce- olay yerinden uzaklaşıyorum. Yani bir delikanlı gelse yazsa ben direk kaçışıcam. Kaçışmak benim tarzım. İyice içime gömüldüm, köyden şehre inmiş Kezbanlara döndüm. Zaten bir ilişkiye başlasam –ki bu zor- nasıl davranacağımı bilmiyorum sanırım. İlişkilere dair deneyimlerim ve bildiklerim sıfırlandı adeta. Liseli ergen triplerine girip ilişkiyi sıçıp batırabilme ihtimalim de var yani. Bisiklete binmek gibi olmasa öpüşmeyi bile unutmuş olabilirdim.

En yakın arkadaşlarımdan biri: “Seninle birlikte olacak erkeğin haline acıyorum şimdiden.” Bunu ne niyetle söylediği biraz muallak.

GELECEKTEKİ SEVGİLİYE MEKTUP: Her neredeysen çabuk ol lan aşkım!