8 Eylül 2011 Perşembe

SUS!


Bana sadece “sus!” dediler. Sadece susmayı dayattılar.

Haksızlıklara sesini çıkarma, “sus!, otur!”.
Oysa ben haksızlıklara tahammül edemeyecek kadar deli doluydum, gururluydum.
Sonra güldür güldür öfke kustum. Yine “sus!” dediler.

Susmadım, saldırdılar, “sus!, otur!” dediler.
Susmadım, oturmadım, saldırdılar.

Kendimi küçük bir kutunun içinde tıkılmış kıldılar.
Çığlıkları gözyaşlarında saklı, tek suçu susmamış olan.

Genzim tıkalı, gözlerim şiş, dudaklarım kocaman. Ruhum sıkışıyor.

Saçlarım ıslak, başımın ağrısına ağrı katıyor.

Mutsuz biri oldum ben, umutsuz, isteksiz.

Susturulamamış, bastırılamamış isyanlarımın yenik kahramanı.