Sürekli birilerinden, birşeylerden beklentiler duyarız. Aldığımız kazağın bizi sıcak tutmasını, içtiğimiz kahvenin kıvamının bizi memnun etmesini, sevgilimizin bizi aldatmamasını, ailemizin cebimizi sürekli doldurmasını, okulumuzun bize iyi bir eğitim vermesini, çalıştığımız şirketin bize iyi maaş vermesini, kedimizin akıllı olmasını ve etrafa pislememesini.....diye sonsuza kadar gider bu böyle.
Temel beklentiler dışında bazen aşarız kendimizi, gece yattığımızda kurduğumuz hayallere kaptırmışızdır belki de kendimizi...Olamayacak beklentiler içine gireriz. Kafamızda bunun planını kurar kurar mutlu oluruz. Dikkat dikkat hayal kurmaktan bahsetmiyorum -ki hayal kurmak konusunda benden aşmışı yoktur- benim bahsettiğim hayalin ötesine, başka bir boyuta geçmek, beklentiler dünyasına dalmaktır. Varoş bir cümle olacak belki ama ciğeri beş para etmeyen adamdan akıllı uslu bir sevgili olmasını beklemek, derslere girmediğin halde okul ortalamasının yüksek olmasını beklemek, durumu orta halli olan aileden onları aşacak vaadlerde bulunmak, disiplinsinsizce davranıyorken işyerinden terfi beklemek...
gibi gibi.
Beklentileriniz ne kadar yüksek olursa, hayal kırıklarınız da aynı doğrultuda büyür.
Beklentilerinizi küçültün, daha az kırılın.
Ha şu üstteki iki cümleyi başka tarafından anlayacaklar için söylüyorum beklentilerinizi küçültün derken "hayattan hiçbirşey beklemeyin, uğraşmayın, çabalamayın, nasılsa hepsi hüsranla sonlanacak koyverin gitsin." demiyorum hea. Ergenliği aştık sanırım hepimiz. Sadece çapınızı bilin, çapınızı genişletmenin sadece sizin elinizde olduğunu unutmayın diyorum. Bir de sizin elinizde olmayan şeyler vardır; insanları değiştirmek, geliştirmek. Yani insanlar üzerindeki beklentileriniz daima minimum seviyede olmalıdır. Çünkü hepimiz biliyoruz ki dünya değişti, insanlar bencilleşti, anlık hazlar doğrultusunda gelişti arkadaşlıklar ve sığlaştı. Bu konuda beklentilerinizin hüsranla sonuçlanması muhtemel. İlişkiler karşılıklı çıkar alış-verişine döndü.
Kankam hesabımı öder, sevgilim cinsel ihtiyaçlarımı karşılar, sınıf arkadaşım notlarını benle paylaşır, mahalle arkadaşım benim için kavgaya karışır....şeklinde. Neyse bu konuyu önceki yazılarımda işlemiştim, geçiyoruz.
Sadece ama sadece kendinizden yüksek beklentileriniz olsun, buna bir çeşit kendi kendine gaz verme biçimi de diyebiliriz. Kendimizle ilgili beklentilerimizin çıtası yükseldikçe, kendimize olan inancımız güçlenir, yapabileceklerimizin ve aslında kumandanın kendi elimizde olduğunu anlarız. Onu nasıl kullanacağımızı öğrenmeye, kendimizi keşvetmeye başlarız.
Yolunuz da açık olsun farınız da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder