Huzursuz ve kendimi halsiz hissettiğim bir gündü.Okuldan dönüyordum, otobüste cam kenarına oturmuş müzik dinlerken birden çok işe yaramaz, kimseye yararı dokunmayan biri olduğumu düşünmeye başladım. Saçmaydı belki, ergenliğe yeni girmiş veletler gibi düşünüyordum ama bence her insanın bunu düşünmesi gerek "bu dünyada ne işe yarıyorum?" diye.
Neyse n'apsam n'apsam dedim, aklıma bir fikir geldi..."kan vermek". Evet birden esti işte. Canım deliler gibi kan vermek istiyordu artık. Üstelik kansızlık sorunu çeken biriydim. Ama önemsemedim bunu.
Zaten indiğim durağın karşısındaydı kan merkezi, giderken Pelin'i aradım "ben kan merkezine gidiyorum, kan vereceğim" dedim o da şaşırdı "nerden çıktı şimdi?" dedi.
Gittim kan merkezine tabi içimden düşünüyorum "ne kadar sürer acaba? ne gibi testler gerekli" falan diye..
Girdim içeri çok kişi yoktu, gerçi benim beklentime göre kalabalık sayılırdı aslında. Bir form dolduruluyormuş onu doldurdum ve çağırılmayı bekledim.Bekledim...bekledim....bekledim....Yaklaşık iki buçuk üç saat bekledim o "çok kişi olmayan yerde".Sıkıldım Pelinle konuştum telefonla, beni vazgeçirmeye çalışıyor, "bekleme ya hadi bana gel" diyordu. Ama hayır...o kanı verecek ve kendimi iyi hissedecektim.
Neyse sonunda sıra geldi birkaç soru sordu hemşire, öteki parmağımdan kan aldı, sonra bir doktor geldi ve "piercinglerini ne zaman yaptırdın?" dedi, 12 ayın geçmesi gerekiyormuş.Zaten baya olmuştu yaptıralı.
Sonra sondan bir önceki aşamaya, doktorla görüşmeye geçtim, içimden "az kaldı" diye sayıklıyordum çünkü beklemekten oldukça sıkılmıştım.Çok şeker bir doktor hanım sorular sormaya başladı, en son ne zaman hasta oldun, ne ilaçlar kullandın gibisinden...İçimden "noluyoruz lan?" demedim değil...Ve konuşmanın sonunda bombayı patlattı..."kanını almayacağım"...."heh aq dedim, süper!". Bayramdan önce hastalık geçirdiğim ve üzerinden 10 gün geçmediği ve kanımda bilmemne değerleri düşük olduğu için kanımı almadı. "Peki" dedim teşekkür ettim.Ama içimden ana avrat düz gidiyordum tabi.Kan merkezinden çıktım.
Lanetlerime devam ederek hızlı hızlı yürüyordum. Yaklaşık 3-4 saatimi "boşa" harcadığımı düşünüyordum.Ama sonradan farkettim ki kan merkezinden çıktığımda kan verememiş olsam da bir rahatlama vardı içimde.Sanırım vicdanımın rahatlığıydı bu. Ben duyarlılığımı göstermiş, yardım etmek istemiştim insanlara.
Yürürken Özge'nin annesiyle karşılaştım, "kan merkezinden geliyorum böyle böyle BUNDAN SONRA İYİLİK YAPAYACAĞIM, İYİLİK YAPINCA BELAMI BULUYORUM" dedim. O da "n'olursa olsun iyilik yapmaktan vazgeçme!" dedi."Haklısın" dedim ve eve yürümeye devam ettim.
Doğru söylemişti gerçekten de vazgeçmemek gerekiyordu, Arh+ kana sahiptim ve kanımın değersiz ve çok bulunur olduğunu düşünüyordum hatta kan merkezine giderken çekindim "almazlar mı acaba?" dedim ama o gün o kan merkezinde bir sürü Arh+ arayan insan vardı=)
Sadece sağlık konusunda değil her konuda iyilikten vazgeçmeyin, düşünün "neye yarıyorum, bana ihtiyacı olan ve yardım edebileceğim insanlar var mı?" diye.
Sadece kendiniz için yaşamayı bırakın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder